1 Mayıs 2016 Pazar
DOĞRU İLE YALAN
DOĞRU İLE YALAN
Her doğruyu söylemeye gelmezmiş,bir takım doğruları yaymamak, çokluktan,kamudan gizlemek gerekirmiş... Peki ama bir doğruyu söylemek ,gizlemek,yayılmasını önlemeye çalışmak o doğrunun yerinde duran yalanı sürdürmek demektir, Yalanın yalan olduğunu bilerek sürmesine bırakmaya hakkınız var mıdır? Bu yalanlar kutsalmış,onlara dokunmaya gelmezmiş..Bir şeyin yalan olduğunu anladık mı kutsallığına inanmıyoruz demektir. Bunun için kutsal yalan sözü bir şeyin hem köşeli hem de yuvarlak,hem katı hem de biçimsiz olduğunu söylemek gibi saçmadır.Ama duygularını birer düşünce saymaktan çekinmeyenler böyle saçmalarla kolayca bağdaşabiliyorlar.
Bir takım doğruları gizlenmesi gerektiğini ileri sürmek eski kibarlık,asilik aristokrat düşüncenin bir kalıntısıdır. Bir yanda büyükler,kibarlar damarlarında mavi kan akanlar var onlar doğrudan bilirler. Onların bilmesinden bir kötülük gelmez ama küçüklere kibar olmayanlara,kölelere sakın açmayın!
Öyledir kişi oğlu kendisi için ille bir takım ayrıcalıklar ister. Eski acunun kibarlığı aristokratlığı yıkıldı ama onun yerine aydınlar türedi..
Bir kişi olarak ilk ödevimiz yalan olduğunu anladığımız düşüncelerden benzerlerimizi yani bütün kişileri kurtarmaya çalışmaktır. Ben bunu yalan olduğunu biliyorum ben buna inanıyorum ama kamunun bu bağlar altında kalması,onun anlamaması daha iyi olur,diyen kimse Öğrendiği,anladığı doğrulara layık olmayan kimsedir. İnandığı bir şey yoktur onun.Bir şeyin ne olduğunu düşünür ne de yalan olduğunu. Ancak kendisini düşünür,büyük görmek için bir yol arar.
Her doğru söylenebilir,her doğru söylenmelidir yoksa çevremizi aldatıyoruz,çevremize yalan yayıyoruz...
NURULLAH ATAÇ
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder