GÖNÜL DİLİNİ HİSSETMEK
Gönül,bir anahtarsa o anahtarla açılan ışıktan dünyanın adı hissetmektir. Evrenin en güzeli gözler,mimiklerimiz sadece onu gölgesi ve esiridir. Mahiyetinde olan insanlar ne güzeldir ki..
Ona göre yaşarlar. Dingindirler her ne olursa olsun karşınızda sakin cevap verirler. İç ihlaslarını avlamaya çalışırlar.Bu bildikleri yolda yürümeye karar verdiklerinde önlerine bin türlü olumsuzluk çıksa da,gönül ibrelerinin gösterdiği istikametten vazgeçmediklerin de olur. Kendi özümüzden habersiz iç ruhunu hissetmeden büyütülüyor,büyüyoruz.Oysa en çok ona ihtiyacımız var. Bizim gönlümüz başıboş yaşayamaz.Her şeyin olduğu gibi onun da ihtiyacı vardır. İhtiyaç deyince yüreğinize sevmek geldi dediğini duyuyor gibiyim.Evet sevmek gönlümün en muhteşem lügatı,hali,manası..
İzin vermediğin gibi en güzelleride sendedir.Eğer bunu yaşarsak işte o zaman anlayacağız,hissedeceğiz. Fani olandan Baki olanı hem bir tutmayı hem ayırmayı,gönül dilimizle konuşmayı öyle az buçuk değil,dibine kadar yaşamayı, Şimdi yazmaktan başka bir şey gelmiyor elimden demeyeceğim.Ondan önce hissetmek geliyor. His çünkü bize kucaklamayı sunuyor biz ise dayağı seçiyoruz ve bunu sıkıntı her an patlamaya hazır bomba gibi dışarıya çıkıp ateşler içinde bağıracakken bile yapıyoruz. Halbuki boğazı düğüm düğüm yapıyor kalbimizin yeri nasıl da daralıyor sığamıyor.Aradaki ince ayrıntıyı anlamayan bizler sürünüyoruz ve sadece Rahmansızlıktan sürünüyoruz.
İşte bütün hislerimizin muhteşem bir konuma geldiğini hissedelim o vakittir ki fiziki bedenin içindeki ikimi bir kıvılcım olduğunu hatırlayacağız.Kalbimizi, gönlümüzü, hissiyatımızı hatırlayarak biz olacağız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder